TEHDİT SUÇU VE CEZASI

Tehdit Suçu ve Cezası  

Tehdit; bir kişinin bir başka kişiyi gerek kendisin gerekse bir yakının can veya mal güvenliğinin tehlikeye gireceği bahisle korkutması şeklinde meydana gelen bir eylemdir. Türk Ceza Kanunun’da tehdir bir suç olarak düzenlenmiş ve cezai müeyyideye tabi tutulmuştur. Tehdit suçu, çokça işlenen suç tiplerinden biridir. Toplumsal alanın genişlemesi, insanların birbirleri ile iletişimin daha çok olması , etkileşim içerisinde olması sebebiyle meydana gelen bir takım sıkıntılar sonucu tehdit suçu vuku bulabiliyor. Tehdit suçu, Türk Ceza Kanunu’nun Hürriyete Karşı Suçlar Bölümü’nde 106.maddesinde düzenlenmiştir.

 Tehdit

Madde 106- (1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle:12/5/2022-7406/6 md.) Bu suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı dokuz aydan az olamaz. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.  

(2) Tehdidin;  

a) Silahla,  

b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,  

c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,  

d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.  

(3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir. 

Tehdit Suçu Şikayete Tabi Midir ? 

Şikayete tabi suç, bir suç hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılabilmesi için mağdurun veya suçtan zarar gören kişilerin şikayetçi olmasını ifade eder. Şikayete tabi suçları , kanun açıkça ifade etmiştir. Şikayete tabi olmayan suçlar ise , soruşturma veya kovuşturma yapılabilmesi için mağdur veya suçtan zarar gören kişinin şikayeti aranmaksızın kamu adına takibi olan suçlardır. 

Tehdit suçunda kanunun açık lafzında da belirttiği üzere, malvarlığına ilişkin veya sair bir kötülük edeceği bahisle tehdit şikayete tabidir. Şikayete tabi suçlarda , 6 aylık hak düşürücü süre vardır. Bu süre içerisinde kişi şikayet hakkını kullanmalıdır. Tehdit suçunun, vücut veya cinsel dokunulmazlığına ilişkin olması veya nitelikli olması halinde ise şikayet aranmaz. Kamu adına soruşturma veya kovuşturma yapılır. 

Tehdit Suçu Uzlaştırmaya Tabi Midir ? 

Uzlaştırma , ceza hukukuna yeni girmiş bir kurumdur. Uzlaştırma, alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Uzlaştırma kurumu ile toplumsal barışın sağlanması, mağdurun uğramış olduğu mağduriyetinin giderilmesi amaçlanırken , suçu işleyeni de ceza almasını koruyan, mağdur ile suçu işleyen arasında barışın sağlanmasına imkan kılar. Kanunda bazı suçlar bakımından mağdur ve suç işleyen arasında  mağdurun uğramış olduğu zararın belirli koşullarda giderilmesi ile uzlaştırılma yöntemine başvurulur. 

Tehdit suçunda,  maddenin birinci fıkrasındaki suç uzlaştırmaya tabi iken, nitelikli hali uzlaştırmaya tabi değildir. 

Tehdit Suçunda Teşebbüs Mümkün Müdür ? 

Teşebbüs, bir suçun işlenmesine karar verildiğinde, hareketlerle doğrudan icrasına başlanmasına karşın , elde olmayan nedenlerle tamamlanamamasıdır. 

Tehdit suçu, neticesi harekete bağlı bir suçtur. Tehdidin yapılmasıyla suç tamamlanır. Bir zararın meydana gelmesine gerek yoktur. Tüm bu hallerde tehdit suçu teşebbüse mümkün bir suçtur. 

Tehdit Suçunda Yargılama Süreci Nasıl Olmaktadır ?

Tehdit suçunda da diğer suçlar gibi , ilgili yerlere suç ihbarı veya şikayetinin yapılması ile soruşturma veya kovuşturma süreci başlar. Karakol, savcılık veya ilgili yerler suç ihbarı veya şikayetin yapılmasıyla birlikte hukuki süreç başlamış olur. Savcılık , tehdit suçunun durumuna  göre iddianame hazırlar. Uzlaştırma hükümlerinin uygulanması durumunda dosya uzlaştırma bürosuna gider. Taraflar uzlaşırsa dosya kapanır. Uzlaşmazlarsa , dosya yargılama amacıyla mahkemeye sevk edilir. 

Tehdit suçunda hakim, tarafların ifadeleri, sunmuş oldukları deliller ve savcılık makamının topladığı delillerle birlikte karar verilir. 

Tehdit Suçunda Yetkili ve Görevli Mahkeme Neresidir ?

Tehdit suçunda yetkili yer suçun işlendiği yer; görevli mahkeme ise Asliye Ceza Mahkemeleridir. 

Tehdit Suçunun Nitelikli Halleri Nelerdir ? 

Suçun nitelikli hali, suçun ceza miktarının artırılmasına neden olan halleridir. Tehdit suçunun nitelikleri halleri kanunda sayılmıştır. Buna göre tehdit suçunun nitelikli halleri şunlardır; 

Silahla tehdit  

Silahlı tehdidinin nitelikli hali olması için, silahın ateşli silah olması gerekmemektedir. Silahın korkutucu etkisinin olması gerekmektedir. Silahlı tehdidin oluşması için, silahlı tehdidin bizzat mağdura yönelik olarak gösterilmesi ve korkutucu etkisinin olması gerekmektedir.

 Tehdit suçunun nitelikli hali olan silahla tehdidin kabulü için, silahın tehdit suçunda bizzat mağdura yönelik olarak gösterilip mağdurun üzerindeki etkisini artıracak biçimde teşhiri veya kullanılması gerekir, ya da mağdurun yokluğunda gerçekleştirilen tehdit eyleminin, silahla tehdit suçunu oluşturabilmesi bakımından, silahın, mağdurun evi, arabası gibi daimi kullanımında olan eşyalarında hasar, iz, emare gibi belirtiler oluşturacak ve bu suretle tehdidin mağdurun üzerinde meydana getirdiği korkunun etkisini artıracak tarzda kullanılması icap eder. Bu itibarla, mağdurun yokluğunda gerçekleşen tehdit eyleminde, salt silah teşhir edilmiş olması, suçun nitelikli halinin oluşumu için yeterli sayılamayacaktır. ( Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2017/18385 E. 2020/16162 K. ) 

Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle tehdit suçunun işlenmesi  

Kişinin görüntüsünü tamamen değiştirerek tehdit suçunu işlenmesi halinde nitelikli halden cezalandırılır. 

TCK’nın 106. maddesinin 2/b fıkra ve bendinde düzenlenen tehdidin, “kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle” işlenmesiyle ilgili nitelikli şeklinin ancak; sanıkla yüzyüze iletişim kurulan hallerde ve sakal, bıyık veya maske takma, kıyafetinde değişiklik yapma gibi dış görünümünü ve dolayısıyla kimliğini değiştirecek şekildeki davranışların varlığı halinde uygulanabileceği gözetilmeden, “gizli numaradan aradığı” gerekçesiyle, aynı maddenin birinci fıkrasının ilk cümlesi yerine, somut olaya uymayan, 2. fıkrası uygulanarak fazla cezaya hükmedilmesi, …….Kanuna aykırı ve sanık R.. Ç..'in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 17.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. ( Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2013/16264 E. 2013/22518 ) 

İmzasız mektupla tehdit suçunun işlenmesi  

Yazanın kim olduğu bilinmeyen , belirlenemeyen bildirimler şeklinde tehdit suçunun işlenmesi halinde nitelikli hal oluşur. Mağdurun , mektubun kim yazdığı konusunda anlaşılmaması gerekmektedir. 

Tehdit mesajlarının iletildiği mail adresinin bilinmesi ve bu mail adresinden gönderilen mesajın hangi bilgisayar veya IP adresinden gönderildiğinin ve buna göre failin kimliğinin saptanmasının teknik olarak mümkün bulunmasına göre, sanığın kimlik bilgilerini içermeyen mailler ve mesajlar göndermek suretiyle tehdit eyleminin TCK’nın 106/2-b maddesinde düzenlenen kendisini tanınmayacak bir hale koyma niteliğinde bulunmadığı, eylemin anılan Kanun’un 106/1-1. maddesine uyduğu gözetilmeden, TCK’nın 106/2-b maddesinin uygulanması suretiyle fazla cezaya hükmedilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir. ( Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/146 E. , 2021/363 K. ) 

Özel işaretlerle tehdit suçunun işlenmesi 

Bir takım özel işaretler kullanarak mağdur kişiyi korkutmaya yönelik tehdit durumunda nitelikli hal uygulanır. 

TCK'nın 106. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendinde düzenlenen “Kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle” işlenen nitelikli tehdit suçundaki seçimlik hareketlerin suç oluşturabilmesi için eylemin kimin tarafından gerçekleştirildiğinin muhatabınca anlaşılmamış olması gerekmektedir. Failin biliniyor olması halinde korkunun etkisinin artmayacağı kabul edilmelidir.
Somut olayda, sanığın cep telefonundan mağduru arayarak "kapının önüne emanet bıraktım, onu gidip al, sonunu merak etmiyorum" dediği, sonrasında mağdurun kapının önüne gidip baktığında tüfek mermisi olduğunu gördüğünün iddia ve kabul edilmesi karşısında, tüfek mermisinin sanık tarafından gönderildiğinin bilinmesi nedeniyle eylemin TCK'nın 106/2-b maddesinde gösterilen tehdit suçunu oluşturmayacağı, TCK'nın 106/2-a maddesi kapsamındaki tehdit suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suçun vasıflandırılmasında hataya düşülerek, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı ve sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 21.01.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. ( Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/23446 E., 2021/1768 K. )
 

Tehdit suçunun birden fazla kişi ile birlikte işlenilmesi 

Tehdit suçunun birden fazla kişi ile birlikte işlenilmesini düzenleyen bu nitelikli halinde, bir den fazla kişi ile birlikten kasıt ,suçun iki ve daha fazla kişinin birlikte hareket etmesi kastedilmektedir. 

Sanığın birden fazla kişiyle tehdit suçunu silahla işleyerek aynı kanun maddesinin iki ayrı fıkrasını ihlal etmesi nedeniyle, cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 02/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Hükme iştirak eden üye ...'un, 26.12.2020 tarihinde vefat etmesi nedeniyle imza eksikliğinin giderilemediğine dair 5271 sayılı CMK'nın 232/5. maddesine istinaden düşülen iş bu şerhin altı imzalanmıştır. ( Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2016/17371 E. ,2020/14604 K. )
 

Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturduğu korkutucu güçten yararlanarak tehdit suçunun işlenmesi  

Tehdidin bu nitelikli halinde failin örgüt üyesi şartı aranmamaktadır. Failin, var olan veya var sayılan örgütün korkutucu gücünden faydalanarak mağdur kişiyi tehdit etmesi ile oluşur. 

Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. TCK’nın 106/2-d bendinde tanımlanan ağırlaştırıcı nedeninin uygulanabilmesi için, tehdidin “var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak” işlenmelidir. Bendin uygulanabilmesi için failin, var olan veya var sayılan suç örgütüne üye olması, yöneticisi olması gerekmediği gibi suç örgütünün, eylemden önce hukuken TCK'nın 220. maddesi ya da 3713 sayılı Kanun kapsamında örgüt olarak kabul edilmiş olması da şart değildir. Bendin ağırlaştırıcı neden olarak kabulü, tehdidin kaynağının suçla irtibatlı organize bir güce dayanması nedeniyle gerçekleştirilme olasılığının yüksekliği, tehlikenin nerede, ne zaman ve ne şekilde geleceğinin kestirilememesi, buna bağlı olarak da korunma ya da savunma yapmanın zor oluşudur. Korkutucu güç olarak “var olan veya var sayılan suç örgütlerinin” kullanılması, fiilin tehlikeliliğini, failin ise ciddiliğini, kararlılığını ortaya koyarken, mağdurda, muhatap olacağı bireysel tehdide göre daha yoğun korku, kaygı ve endişe yaratmaktadır. Mağdurun, bireysel tehdide göre daha yoğun korku, kaygı ve endişeye maruz kaldığının kabul edilebilmesi için, failin, suç örgütüyle dolaylı bile olsa bağlantısı olduğu veya olabileceği ya da en azından suç örgütü ile zayıf da olsa irtibatının bulunduğu ihtimaline inanmasını gerektirecek makul nedenlerinin bulunması gerekir. ( Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2016/9973 E., 2020/13263 K. )